Bitlis Gazeteciler Cemiyeti (BİGACEM) Lideri Sinan Aygül, 13 Aralık 2022 tarihinde toplumsal medya hesabından Tatvan’da bir kız çocuğuna cinsel taciz tezlerine ait yaptığı haberi paylaştıktan birkaç saat sonra gözaltına alınmış ve 14 Aralık’ta Tatvan Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklanmıştı. Aygül 22 Aralık 2022 tarihinde ise tahliye edilmişti.
Kamuoyunda uzun mühlet tartışılan “Sansür Yasası” kapsamında tutuklanan birinci ve şimdiye kadarki tek gazeteci olan Sinan Aygül hakkındaki soruşturmayı yürüten Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 Ocak 2023 tarihinde iddianame hazırladı.
Savcı, yasa kapsamında yargılanacak Sinan Aygül’ün hakkında hazırladığı tek sayfalık iddianamede “ülke gündemindeki hassas mevzulardan olan çocuk cinsel istismarı olaylarına ait aslı olmayan bir haberi paylaşması üzerine” argümanıyla 3 yıla kadar mahpus cezası ile cezalandırılmasını istiyor.
“ALT SONDAN UZAKLAŞILARAK CEZALANDIRILSIN”
Aygül’ün emniyet ve savcılıktaki tabirlerine özet olarak yer veren savcı, Aygül’ün “Gazeteci olarak kaynaklarımdan almış olduğum bilgiyi kamuoyu ile paylaşıp olayın örtbas edilmesine mani olmak ve kamuoyunu bilgilendirerek kolluk ve adliye üzerindeki baskıları kaldırmak ve gerçeğin aydınlatılması hedefiyle haber yaptım” halindeki tabiriyle ve birinci paylaşımın akabinde, Aygül’ün kimi bilgileri revize etmek için yaptığı paylaşım ile kabahati işlediğini kabul ettiğini argüman etti.
Aygül’ün bir çocuğun cinsel akına uğradığı tezini kamuoyu ile paylaştığı tweet ile “Emniyet ve Jandarma teşkilatı mensuplarını kuşkulu üzere göstermiş” olduğunu tez eden savcı, bu hususun paylaşımın Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Lideri sıfatıyla yapıldığı ve münasebetiyle tesir kitlesinin genişlediği hususuyla birlikte kıymetlendirilerek Aygül’ün üst sondan cezalandırılmasını ve birtakım haklardan yoksun bırakılmasını talep etti.
“YARGI ERKİ YÜRÜTME ERKİNİN TESİRİ ALTINDA DAVRANMIŞTIR”
Gazeteci Sinan Aygül’ün avukatı Diyar Orak gözaltına alma hali ve tutuklama kararından beri yargı erki ile ilgili tarafsızlık ve bağımsızlık telaşı taşıdıklarını söyleyerek yaşananların hukuksuzluk olduğuna dikkat çekti.
Avukat Diyar Orak, “Kamuoyunu yakından ilgilendiren bir mevzuda yapılan haberle ilgili olarak gazetecinin ortaya attığı argümanın araştırılması gerekirken direkt haberi yapan gazetecinin gece yarısı meskeninin aranması, gözaltına alınması ve devamında tutuklanması baştan aşağı hukuksuzluk silsilesidir.
Yasal kuralları oluşmamasına karşın tutuklanmasının hukuk yerinde izah edilebilir bir istikameti bulunmamaktadır. Biz bu hususta yargı erkinin yürütme erkinin tesiri altında davrandığını düşünüyoruz. Zira yargılama makamları somut olayda isnat edilen cürmün yasal ögelerinin oluştuğunun kabulü halinde dahi tutuklama kararı verilmemesi gerektiğinin, tutuklama kararının ağır bir önlem olduğunun ve bu uygulamanın CMK’da yer verilen düzenlemeleri bertaraf eder nitelikte olduğunu bilir.
Ayrıca isnat edilen hatanın yasal ögelerinin oluşmadığı da açıktır. Zira yasal düzenlemede temel alınan temel kriter yalnızca halk ortasında dehşet, panik ve tasa yaratma saikidir. Ancak kamuoyunca tanınan ve önemli bir saygınlığa sahip bir gazeteci olan müvekkilimizin bu türlü bir maksadı olmadığı haberi yaptıktan sonraki davranışlarından açıkça anlaşılabilir.
Zira haberde düzeltme yapmış ve hususun araştırılması gerektiğini düzeltme bildirisinde yine vurgulamıştır. Biz takipsizlik kararı verilmesini bekliyorduk lakin yeniden de yargılama etabında ayrıntıları ile tartışacağız ve kendisi hakkında beraat kararı verilmesini umuyoruz” dedi.
“HUKUKİ SAVUNMA YAPMAYA ÇALIŞARAK UYGULAMAYI MEŞRULAŞTIRMAYACAĞIM”
Açılan davaya ait türel savunma yapmayı hakikat bulmadığını söyleyen gazeteci Sinan Aygül ise “Mademki bu bir antidemokratik yasa, türel savunma yapmaya çalışarak anti demokratik bir maddeyi meşrulaştırmayacağım” diyerek yasaya yönelik tenkitlere ve reaksiyonlara dikkat çekti.
Aygül “Bu yasa antidemokratik bir yasa, basın, fikir ve tabir özgürlüğüne düşman bir yasa. Güya yerli yerinde bir maddeymiş, sansür için, farklı düşünenleri susturmak için, alışılmamış sesleri kesmek için çıkarılmış bir yasa değilmiş üzere mahkemeye gidip türel izahatlar yapmaya çalışmanın tam da o emele hizmet edeceğine inanıyorum.
Ayrıca bu türlü baştan savma, isnada ait ispat yükümlülüğünü hiçbirini yerine getirmeyen yarım sayfalık iddianamenin hali, kelam konusu paylaşımın bile yalnızca yarısının alınmış, lehime olan devamının alınmamış olması, kolluk ve savcılık tabirim ve tüm evrak kapsamındaki lehe olan hiçbir şeyin esasen dikkate alınmadığını gösteriyor.
Ayrıca son 45 günde yaşadıklarım, bana yönelik yargısal tacizler, keyfi uygulamalar farklı bir durumun olduğunu gösteriyor. Durum böyleyken savdan ibaret iddianameyi dikkate alıp hatasız olduğumu ispatlamaya çalışmanın gerçek olmadığını düşünüyorum. Mahkemeye gideceğim lakin ne savunma yapacağım ne de susma hakkımı kullanacağım. Yalnızca susacağım, madem susmamızı istiyorlar o halde mahkemede susacağım.” dedi.
İLK DURUŞMA 28 ŞUBAT’TA YAPILACAK
İddianameyi kabul eden Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 26 Ocak 2023 tarihinde düzenlendiği tensip zaptı ile davanın birinci duruşması için 28 Şubat 2023 tarihine gün verdi. Mahkeme Aygül hakkında konulan yurt dışına çıkış yasağının ise “delillerin toplanmamış olması” gerekçesiyle devamına karar verdi.